İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları’dır. Bu roman 1979’da Milliyet Yayınları Roman Yarışması’nı kazanmıştır. İlk kitabı Cevdet Bey ve Oğulları’nın ödül almasına rağmen bu romanın yayımlanması için Orhan Pamuk, dört yıl yayımcı aramıştır. Ve bu roman 1982 yılında yayımlanmıştır. Ayrıca “Cevdet Bey ve Oğulları” romanı 1983 yılında Orhan Kemal roman ödülünü de almıştır.Nişantaşılı bir ailenin üç kuşak hikâyesini anlatır. Aynı zamanda ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları, akılda kalan kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazların dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman Orhan Pamuk'a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır. İkinci kısım, 30 yıl sonrayı gösterir.
Orhan Pamuk’un ikinci romanı ise “Sessiz Ev”dir. Orhan Pamuk’un bu romanı da 1984 yılında Madaralı Roman ödülünü kazanmıştır. Ayrıca bu romanın Fransızca
Orhan Pamuk, “Cevdet Bey ve Oğulları” ile “Sessiz Ev” romanlarını kendisinin çocukluğunu geçirdiği büyük ailesinden etkilenerek yazdığını ve bu romanlarında da kalabalık aileleri, hep birlikte yenen yemekleri ve aile içi çatışmaları bu sebeple anlattığını söylemiştir.
Orhan Pamuk’un pek çok dile çevrilerek uluslararası ilk ününü sağlayan kitabı Venedikli bir köle ile Osmanlı âlimi arasındaki gerilimi anlatan 1985 yılında yayımlanan “Beyaz Kale” isimli romanıdır.
Orhan Pamuk’un kendisini asıl bulduğu kitap olarak bahsettiği ve nasıl yazdığıma hala şaşırıyorum dediği “ Kara Kitap” ise 1990 yılında yayımlanmıştır. Bu romanı New York’ta otuz üç yaşındayken yazdığını söyleyen Pamuk, İstanbul’un sokaklarını, dokusunu ve geçmişini anlatmıştır. Bu kitap, Orhan Pamuk’un ününü hem Türkiye’de, hem de yurtdışında genişletmiştir.
Okumayanların bile malumu “Bir gün bir roman okudum ve hayatım değişti” cümlesi, Pamuk’un 1994’te çıkardığı şiirsel romanı Yeni Hayat ile aklımıza kazındı. Esrarengiz bir kitaptan etkilenip yolculuklara çıkan üniversitelinin peşinde savrulurken, başımızı alıp gitme hayalleri kurduk. Üstelik Dante’nin, Rilke’nin, İbni Arabî’nin hâlâ var olduğu dünyaya doğru bir yolculuktu bizimkisi.
Orhan Pamuk’un 1998’de ise Osmanlı ve İran nakkaşlarını, bir aşk ve aile romanını hikâye ettiği “Benim Adım Kırmızı” isimli romanı çıkar. Orhan Pamuk, bu romanın nasıl yazılmış olduğuna en çok annesinin şaşırmış olduğunu söyler. Çünkü öteki romanlarında hayat malzemelerini kullanan Pamuk’un, bu romanda farklı malzemelerden yararlanması annesi Şeküre Hanımı şaşırtmıştır.
Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı” romanı 24 dile çevrilmiş ve yazar bu eseriyle birçok ödül kazanmıştır.
Orhan Pamuk, yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli gazete ve dergilere yazdığı edebi, kültürel makalelerden oluşturduğu geniş bir seçmeyi 1999 yılında “Öteki Renkler” ismiyle yayımlamıştır.
Orhan Pamuk, 2002 yılında Türkiye’nin etnik ve politik meselelerine değinen ilk ve son siyasal romanım dediği “Kar” isimli kitabı yayımlar. Bu roman Amerika’da 2004 yılında yılın en iyi on kitabından biri olarak gösterilmiştir. Orhan Pamuk bu kitaba duyulan ilginin onu şaşırttığını da söyler.
Pamuk 2003 yılında yayımlanan “İstanbul” isimli kitabı, hem hayatının yirmi iki yaşına kadar olan kısmını anlattığı bir hatıra kitabı, hem de kendi kişisel albümüyle, batılı ressamların ve yerli fotoğrafçıların eserleriyle oluşturulmuş İstanbul üzerine bir denemedir.
Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk 'un 29 Ağustos 2008 tarihinde İletişim Yayınları tarafından piyasaya sunulan ve kızı Rüya'ya ithaf ettiği aşk romanıdır.
Günlük hayat, resim, arkadaşlık, cinsellik, yalnızlık, mutluluk, gazeteler ve televizyon, aile gibi konuları barındıran roman, Pamuk'un on yıllık çalışması sonucu oluşturuldu. Roman, Türkiye'de piyasaya çıktıktan sonraki ilk üç günde en çok satanlar listesinde birinci sıraya yerleşti.
Orhan Pamuk’un kitapları 58 dile çevrilmiştir. Pek çok üniversiteden şeref doktorası almıştır. Almanya’nın en seçkin ödüllerinden biri olan Barış Ödülü 2005 yılında Orhan Pamuk’a verilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder